103/1 Madde Nedir? Toplumsal Yapıların ve Bireylerin Etkileşimi Üzerine Bir Sosyolojik Analiz
Bir Sosyolog Gözünden: Toplumsal Yapıların Birey Üzerindeki Etkisi
Sosyolojik bir araştırmacı olarak, toplumsal yapıları ve bu yapıların bireylerin yaşamlarına etkilerini incelemek, insan davranışlarının daha derinlemesine anlaşılmasına olanak sağlar. Her toplum, bireylerini şekillendiren bir dizi norm, değer ve kural ile yapılandırılır. Bu kurallar, yalnızca bireylerin yaşam tarzlarını değil, aynı zamanda toplumsal ilişkiler ve güç dinamiklerini de belirler. Türkiye’deki “103/1 maddesi” de tam olarak bu toplumsal dinamiklerin bir sonucu olarak karşımıza çıkar. Ancak bu maddeyi anlamadan önce, toplumsal normların ve cinsiyet rollerinin nasıl işlediğine dair genel bir bakış açısına sahip olmak önemlidir.
103/1 maddesi, özellikle kadınların cinsel dokunulmazlıklarına yönelik tehditlerin cezai yaptırımlarını içerir. Ancak bu maddeyi anlamadan önce, toplumsal yapılar içinde kadınların nasıl konumlandığı ve bu konumların toplumsal yapılarla nasıl etkileşimde bulunduğuna bakmak gerekir. Erkeklerin toplumsal yapılar içindeki işlevsel rollerinden, kadınların ise ilişkisel bağlar üzerinden şekillenen yaşam tarzlarına kadar geniş bir çerçevede bu konuyu inceleyeceğiz.
Toplumsal Normlar ve 103/1 Maddesi
Toplumsal normlar, bireylerin davranışlarını şekillendiren, toplumun kabul ettiği ve yerleşik hale gelen kurallardır. Bu normlar, hangi davranışların hoş görüleceği ve hangilerinin cezalandırılacağı konusunda bize yol gösterir. Türkiye’deki 103/1 maddesi, kadınların cinsel dokunulmazlıklarını ihlal eden davranışları cezalandırmayı amaçlar. Ancak bu madde, toplumsal normların bir yansıması olarak, kadınların toplumsal yapılar içindeki pozisyonlarını anlamadan tam olarak kavranamaz.
Toplumda kadına yönelik şiddet, taciz ve istismar gibi sorunlar, genellikle kadınların toplumsal normlar ve değerler doğrultusunda belirlenen “zayıf” pozisyonlarına dayanır. Erkekler, toplumsal yapılar içinde genellikle güçlü, egemen ve etkin rollerle tanımlanırken, kadınlar daha çok ilişkisel bağlarla tanımlanır. Bu bağlamda, 103/1 maddesinin ortaya çıkışı, kadınların toplumsal normlar çerçevesinde korunma ihtiyacını ve bu ihtiyaçların hukuki bir zemine taşınması gerekliliğini işaret eder.
Cinsiyet Rolleri ve 103/1 Maddesi: Erkekler ve Kadınlar Arasındaki Toplumsal Yapılar
Cinsiyet rolleri, toplumun her bireye atadığı “erkek” ya da “kadın” olmanın gerektirdiği davranışları belirler. Erkekler genellikle yapılandırılmış, işlevsel rolleri üstlenirken; kadınlar ilişkisel bağlar ve toplumsal etkileşimler aracılığıyla biçimlenir. Erkeklerin toplumsal yapılar içindeki işlevsel rollerinin, kadınların ilişkisel bağlar üzerinden şekillenen yaşam biçimleriyle nasıl örtüştüğünü anlamak, 103/1 maddesinin toplumsal bağlamını daha iyi kavramamıza yardımcı olur.
Örneğin, erkeklerin toplumsal olarak güçlü, domine edici figürler olarak algılanmaları, kadınların bu yapı içinde daha zayıf ve korunmaya muhtaç bir konumda olmasına yol açabilir. Kadınlar, bu toplumsal yapının parçası olarak, bazen kişisel haklarını savunmakta zorlanabilirler. 103/1 maddesi, işte bu noktada kadınları koruma amaçlı bir düzenleme olarak karşımıza çıkar. Ancak, bu maddeyi daha etkili hale getirebilmek için, toplumsal normların ve cinsiyet rollerinin de dönüşmesi gerekmektedir.
Kültürel Pratikler ve 103/1 Maddesi: Kadınların Toplumsal Konumu
Kültürel pratikler, toplumların normatif yapılarının bir parçasıdır ve genellikle cinsiyetle ilgili beklentiler oluşturur. Türkiye’deki kültürel bağlamda, kadınların toplumsal pozisyonu genellikle ev içi roller ve aile bağlarıyla sınırlıdır. Erkekler ise dış dünyada, ekonomik ve toplumsal işlevleri yerine getiren figürler olarak kabul edilir. Bu yapı, kadınların hem toplumsal yaşamda hem de bireysel ilişkilerde daha fazla risk altında olmalarına yol açabilir.
Kadınların cinsel hakları, kültürel pratikler çerçevesinde sıklıkla ihmal edilir. Kadınların “terbiye edilmesi”, “saygı gösterilmesi” veya “yerinde durması” gibi söylemler, kültürel normların kadını genellikle pasif, edilgen ve korunması gereken bir figür olarak tanımlamasına yol açabilir. Bu da cinsel hakların ihlalini engellemeyi amaçlayan 103/1 maddesinin önemini daha görünür kılar.
Sonuç: Toplumsal Değişim ve 103/1 Maddesi Üzerine Düşünceler
103/1 maddesi, kadınların cinsel dokunulmazlıklarını güvence altına almayı hedefleyen bir düzenleme olarak, toplumsal yapının kadınları koruma gerekliliğinden doğmuştur. Ancak bu madde, sadece hukuki bir çözüm değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet rollerinin yeniden şekillenmesi gerektiğini de vurgulamaktadır. Erkeklerin toplumsal işlevlere, kadınların ise ilişkisel bağlara odaklandığı yapılar, cinsiyet eşitliği noktasında hala önemli eşitsizliklere yol açmaktadır.
Cinsel ihlallerin önlenmesi, yalnızca yasalarla değil, toplumsal normların ve cinsiyet rollerinin yeniden şekillendirilmesiyle mümkündür. Erkek ve kadın arasındaki güç dinamikleri, toplumun cinselliğe ve cinsiyet eşitliğine yaklaşımını dönüştürmelidir. Bu dönüşüm, yalnızca hukukla sağlanamaz; kültürel pratikler, toplumsal değerler ve bireysel haklar arasında bir denge kurulması gerekir.
Okuyucuları, 103/1 maddesi üzerinden kendi toplumsal deneyimlerini tartışmaya ve cinsiyet eşitliği üzerine daha fazla düşünmeye davet ediyorum. Bu tür düzenlemeler, sadece kadınları korumakla kalmaz, aynı zamanda tüm bireylerin haklarının savunulması için bir adım daha atılmasını sağlar.