İçeriğe geç

Açma kaç derece ?

Açma Kaç Derece? Bir Akşamın Hikayesi

Kayseri’nin soğuk, karanlık akşamlarından birinde, elimi cebime atıp dışarı çıkarken, aklımda tek bir şey vardı: Açma kaç derece? Bu soru, ne yazık ki, o an hayatımın en önemli sorusuydu. Hayatımda her şeyin bu kadar belirsiz olduğu bir dönemde, belki de bir şeyin sabit olması gerektiğini düşünüyordum. O sabah, iş yerinde yaşadığım hayal kırıklığının ardından, kendimi biraz olsun iyi hissettirmek için, annemin yaptığı açmayı fırına atmaya karar verdim. Belki de sıcak bir açma, içinde kaybolduğum duygulara bir cevap olabilirdi.

Bir Sonraki Günün Umudu

O sabah, her şey normaldi aslında. Her zaman gittiğim iş yerinde, her zaman gördüğüm insanlar vardı. Ama bir şeyler ters gitmişti. Yanımdaki masada oturan Ahmet, bana gülümsediğinde, yüzümde ne kadar yapay bir gülümseme olduğunu fark ettim. İşlerin birikmesi, sürekli koşuşturmak, bir türlü zaman bulamamak… Bütün bunlar, beni içinde boğulmuş gibi hissettiriyordu. Bir dakika bile kendime vakit ayıramazken, kendimi dış dünyadan uzaklaşmış gibi hissediyordum. Ve o an, belki de bir şey yapmalıydım diye düşündüm: “Kendime zaman ayırmalıyım.”

Açmanın yapılması gerekiyordu. Annemin tarifini hatırladım. Kayseri’de evde yapılan o sıcak açmanın kokusunu, hamurun fırında kabarmaya başladığı o anki huzuru düşündüm. “Açma kaç derece olmalı?” diye sormamın nedeni de işte buydu: Sadece o kadar basit bir şeyin doğru olması gerekiyordu. Fırını açıp, biraz tereyağını eklemek gibi… Her şeyin doğru olması gerektiğini düşündüğüm bir anda, birkaç dakika bile olsa, her şeyin tam olması… Hayal kırıklığından ve yorulmuşluktan biraz olsun uzaklaşabilmek istedim.

O Akşam, Açmanın İçindeki Umut

Saat akşam oldu ve açmayı yapmak için mutfağa adım attım. Kayseri’de kış soğukları akşamları iyice sertleşir, evin içi bile bazen dışarıdaki soğuktan etkilenir. Fırını açarken bir yandan “Açma kaç derece?” diye sordum kendime. O kadar çok şey vardı ki kafamda; o kadar fazla şey birikti ki, bu soruyu kendime sormaktan başka bir şey yapamayacak kadar kaybolmuştum. Fırını doğru ısıda açmaya çalışırken, sabah içimdeki hayal kırıklığı yerini biraz daha umutlu bir hissiyata bırakmaya başlamıştı. Bu, evdeki bu sıcak ortam, bir şekilde içimi ısıtıyordu. Birkaç dakika sonra, o açmaların kabarmaya başladığını görünce içimde bir şeylerin yoluna girmeye başladığını fark ettim.

Fırından yayılan sıcak hava, her şeyin daha iyi olacağına dair küçük bir umut gibi hissettirdi. O an, her şeyin doğru olması gerektiğini düşündüm. Hayat bazen bizi zorlar, ama bazen de bir şeylerin doğru olması gerekmez mi? O kadar çaba harcıyoruz, o kadar çok uğraşıyoruz. Ama bazen sadece birkaç dakika için bile olsa, bir şeyin doğru olması gerekir. Fırındaki açma, işte o doğru şeydi. Bazen insanın ne hissettiğini anlaması için, bir şeyin sabit olması, belki de hayal kırıklığına karşı koyacak tek şeydi.

Bir Parça İçsel Savaş

Açmalar fırından çıkarken, dışarıdaki soğuk havaya karşın içimi ısıtan o küçük şeyin ne kadar değerli olduğunu düşündüm. Aslında, hayatımda tam olarak “doğru” olan bir şey yoktu. İş yerindeki stres, arkadaşlarımla olan soğukluk, belki de hayatta bulmaya çalıştığım denge… Ama bu akşam, bir an için tüm bu karmaşadan çıkıp, açmaların sıcaklığına sığındım. “Açma kaç derece?” sorusu, aslında çok daha fazlasını ifade ediyordu. Her şeyin “tam” olması için bazen insanın sadece tek bir şeye ihtiyacı vardır: İçindeki umudu ve güveni yeniden bulmak.

İçimdeki küçük savaş bir an olsun sona erdi. Fırından çıkardığım açmalar, sıcak ve yumuşak şekilde sofraya dizildi. Birkaç dakika önce içinde kaybolduğum duygular, bir tabak açma ile yerini yeni bir umuda bıraktı. Belki de bazen en zor zamanlarda, hayatın en basit şeyleriyle mutlu olmayı öğrenmek gerekiyor. O akşam, sadece bir açma yaparak, içimdeki hayal kırıklığını bir nebze olsun unuttum. Bazen, hiç beklemediğimiz anlarda, her şeyin tam olması gerektiği anları buluruz. O akşam, o açmanın içinde tam olarak buna ihtiyacım vardı: Bir an, bir şeyin doğru olması.

Sonuç: Sıcaklık ve Umut

Akşamın sonunda, açmalar bitti. Sıcak bir içki, bir yudum ve biraz daha düşüncelerle, her şeyin nasıl da değişebileceğini fark ettim. Hayat, bazen umutsuz gibi görünen anlarda, her şeyin doğru olması gerektiği anları sunar. Bazen bir açmanın sıcaklığı, bazen bir kahvenin kokusu, hayal kırıklığından daha güçlü olabilir. Kayseri’nin soğuk akşamına karşı, işte o an, içimde bir umut vardı. Açma kaç derece diye sorarken, aslında hayatta bir şeyin doğru olmasının, ne kadar önemli olduğunu hatırladım.

Ve belki de hayatı bazen en küçük detaylarla, en basit şeylerle anlamak gerekir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
ilbet casinobetexper yeni girişsplash